İncelemeler
Atıksu Arıtma Tesisi Proje Onay İşlemleri
TC. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, ülkedeki su kaynaklarının korunması, ülke menfaatleri doğrultusunda sürdürülebilir kullanımının sağlanması için, istenilen düzeyde arıtma verimini sağlayacak, düşük yatırım ve işletim maliyetine sahip atıksu arıtma teknolojilerinin seçilmesi hedefiyle, 2013/4 sayılı Atıksu Arıtma / Derin Deniz Deşarjı Tesisi Proje Onayı Genelgesi yayınlanmıştır.
Yayınlanan bu genelge ile 02.04.2013 tarihinden sonra inşaatı başlamış olan arıtma tesisi sahipleri veya mevcut atıksu arıtma tesisinde proses revizyonuna gidecek olan faaliyet sahiplerinin Atıksu Arıtma Tesisleri ile ilgili projelerini söz konusu genelge (2013/4) hükümlerine göre hazırlatarak ilgili mercilerden onay almak zorundadırlar. 2013/4 sayılı genelgenin yayın tarihinden önce kurumumuza başvurmuş faaliyet sahiplerinin Atıksu Arıtma Tesisi ile ilgili proje onayları ise başvuru tarihi itibariyle yürürlükte olan genelge hususları dikkate alınarak ilgili birim tarafından incelendikten sonra kurumumuzca onayı yapılacaktır.
Söz konusu genelge doğrultusunda atıksularını arıttıktan sonra kanalizasyona deşarj edecek olan işletmelerin projelerin onaylanması yetkisi Belediye sınırlarında Büyükşehir Belediyelerine aittir. Büyükşehir Belediyeleri ise bu yetkiyi, genellikle Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüklerine devretmiştir. Bu doğrultuda, Genel Müdürlükleri bünyesinde AAT Proje Onaylama Birimleri bulunmaktadır.
A- Projeyi Hazırlayan Firmanın Uyması Gereken Yükümlülükler
Proje Firması Özellikleri
- AAT projelerini hazırlayan yerel mühendislik ve mimarlık firmalarının 6235 Sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu gerekliliklerini yerine getirmiş olmaları gerekmektedir. Bu doğrultuda;
- Başvuruyu yapan gerçek veya tüzel kişi ve kurumların ilgili meslek odalarından Serbest Mühendislik Müşavirlik Belgesi (SMMB) ve/veya Büro tescil Belgesi (BTB) almaları,
- Projede yer alan mühendislerin 15.05.2001 tarih B.05.0MAH.0.65.00.02/80561 sayılı İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü yazılarına istinaden oda üyesi olmaları (bu nedenle oda kimlik kartlarının fotokopilerinin dosyada yer alması) zorunludur.
- Projeyi hazırlayan firmada yürürlükteki proje onay genelgesi içeriğinde belirtilen, çalışması gereken minimum teknik personeli bulundurması gerekmektedir.
B- Projenin Hazırlandığı İşletmeye Göre Dikkat Edilecek Konular
- Onaya sunulacak projeler; bir mühendis koordinatörlüğünde, atıksu sektöründe biri üç yıl tecrübeli iki çevre mühendisi ile tip ve büyüklüğe göre, proje onay biriminin uygun göreceği ilgili mühendislik dallarına mensup, bir mühendis olmak üzere en az üç mühendis ( proje koordinatörü hariç ) tarafından hazırlanmalıdır. Proje koordinatörünün; firma bünyesinde tam zamanlı çalışan ve atıksu sektöründe en az beş yıl tecrübeli çevre mühendisi olması gerekmektedir.
- Proje türü ve saha özelliklerine göre projede sunulanlara ilaveten Daire Başkanlığımızca Makine, Kimya, İnşaat, Jeoloji Mühendislik çalışması istenmesi durumunda firma tarafından istenen çalışmanın yapılması zorunludur.
- Firmada proje türüne göre istenilen diğer meslek gruplarından herhangi biri yok ise, taraflar (firma– teknik eleman) arasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2013/4 Sayılı genelgesi hükümlerinin uyulacağını belirten bir sözleşme yapılması koşulu ile dışarıdan hizmet alımı yapılması mümkündür.
C- Genel Yükümlülükler
- AAT Projesini hazırlayan teknik elemanların, proje dosyası içerisinde yer alan mesleği ile ilgili kısım ve çizimlerde adı soyadı ve imzaları ile proje dosyasındaki ilgili sayfalarda imzalarının bulunması gereklidir.
- AAT Projesini hazırlayan firmanın sorumluluğu, projenin hazırlanmasıyla başlayıp Deşarj İzin Belgesi alınmasından sonra bitecektir. Bu süre zarfında firma değişikliği gündeme gelirse, tüm sorumluluk yeni firmaya ait olacaktır. İnşaat aşamasında onaylı proje üzerinde yapılacak tüm değişiklikler firma tarafından gerekçeli raporla birlikte Genel Müdürlüğümüze bildirilecek ve “uygundur” görüşümüz alınacaktır.
- Firmanın AAT için Deşarj İzin Belgesini proje hatasından dolayı alamaması durumunda, proje firması ile projede imzaları olan teknik elemanların diğer proje sunumları 1 yıl süre ile değerlendirilmeyecektir.
- Onaylanan AAT Projelerinin gerekli deşarj kriterlerini sağlayamaması durumunda sorumluluk projeyi hazırlayan firma ve/veya inşaatı yapan işletmeye ait olacaktır
- Genel Müdürlüğümüz gerek duyduğu takdirde, proje onayı öncesinde ilgili firmadan projenin sunumu, savunması ve uzman incelemesi isteyebilir. Tüm bu işlemler için doğacak her türlü giderler müessese sahibi (işletme) tarafından karşılanacaktır.Sektör belirlemesi yapılamayan ve/veya Genelge Ek1 ve Ek 2’ de yer almayan işletmeler için Bakanlık görüşü alınarak hareket edilecektir.
ARITMA SONRASINDA KANALİZASYONA DEŞARJ YAPACAK İŞLETMELER İÇİN PROJE SUNUMU VE ONAYI ESASI:
Kanalizasyon sistemine deşarj yapan ve Genelge Ek.1 ve Ek.2’de yer alan tüm işletmelerin atıksu arıtma tesisi projeleri Söz konusu Genel Müdürlüğün Atıksuların Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliği çerçevesinde onaylanacaktır. Yönetmeliğimize göre, arıtma tesislerinin atıksu parametreleri, Madde 15 Tablo 1’de verilen üst sınır değerlerini sağlayacak şekilde projelendirilmesi esastır. Projesi değerlendirilecek firmaların Yetkili Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü, Kanalizasyonuna bağlı olması ve kanalizasyona bağlı olduklarını gösteren belgeyi ilgili kurumdan almaları gerekmektedir.
PROJE ONAY DOSYASI VE ONAY BİLDİRİMİ:
- Proje Onay başvuruları Söz konusu Su ve Atık Genel Müdürlüğü Arıtma Tesisleri Daire Başkanlığı’na bir üst yazı ve ekinde genelge doğrultusunda hazırlanan dosya ile yapılacaktır.
- Proje onay dosyaları 3 nüsha olarak hazırlanıp teslim edilecektir. Dosya içerisinde proje başvurusunun CD ortamına alınmış halinin bulunması gereklidir. Dosya, bölüm ayraçları bulunacak şekilde düzenlenecektir.
- Proje Onay Başvuruları 30 iş günü içerisinde sonuçlandırılacaktır. Başvuru dosyalarında Su ve Atık Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığınca tespit edilen ve firma tarafından tamamlanması istenen eksik evrakların firma tarafından tamamlanması zorunludur. Eksik evrakların tamamlanma süresi (firmaya eksik evrak bildirimi-firmadan eksik evrakların Daire Başkanlığımıza teslimi) başvuru sonuçlandırma süresine dahil değildir. Firmadan istenilen evraklar 2 ay içerisinde tamamlanmadığı takdirde proje onayı başvurusu olumsuz olarak değerlendirilecek ve işlemden kaldırılacaktır.
- Üst yazı ekinde hazırlanacak dosya eki içeriği şöyle olmalıdır:
- İçindekiler Bölümü (Dosya içeriği belirtilecektir.),
- AAT Proje Onay Başvuru Formu
- Ücret Ödenmesi
- Genelge Ek 5’ta yer alan İş Bitirme Belgeleri, Noter Tasdikli İmza Sirküleri, Ticaret veya Sanayi Odası belgesi, Büro tescil belgesi ve/veya Serbest Meslek Müşavirlik Hizmet Büroları tescil belgesi, projede imzası bulunan şirket çalışanlarına ait sigorta belgeleri (SSK Dönem Bordroları 4 aylık),
- AAT Proje dosyasında 2013/4 sayılı genelgeye göre istenen diğer bilgi ve belgeler,
- Eksiklikleri tamamlanan proje dosyaları eksikliklerin tamamlandığını belirten bir üst yazı ile birlikte 3 nüsha halinde Genel Müdürlüğümüze teslim edilecektir.
İncelemeler
Ülkemiz Yerel Yönetimleri AB Destek, Hibe ve Fon Kaynaklarından Yeteri Kadar Faydalanabiliyor mu?
Türkiye’deki yerel yönetimlerin Avrupa Birliği (AB) destek, hibe ve fon kaynaklarından yeterince faydalanıp faydalanmadığı konusu, çeşitli faktörlere bağlı olarak değerlendirilmektedir.
AB Fonlarına Erişim ve Katılım: Türkiye, AB’nin aday ülkesi olarak Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) kapsamında fonlardan yararlanmaktadır. IPA, Türkiye’nin AB müktesebatına uyum sağlaması ve kurumsal kapasitesini artırması amacıyla finansal destek sunmaktadır. Örneğin, 2007-2013 ve 2014-2020 mali dönemlerinde Türkiye, sivil toplum, yargı, çevre, ulaştırma, rekabetçilik, istihdam, enerji ve tarım gibi sektörlerde birçok proje gerçekleştirmiştir.
Yerel Yönetimlerin Katılımı: Yerel yönetimlerin AB fonlarından etkin şekilde faydalanabilmesi için proje hazırlama kapasitesi, uluslararası işbirlikleri ve kurumsal yapıların güçlendirilmesi önem taşımaktadır. “Türkiye ve Avrupa Birliği Arasında Şehir Eşleştirme” (TWIN) Projesi gibi girişimler, Türkiye’deki ve AB üyesi ülkelerdeki yerel yönetimler arasında bilgi ve deneyim paylaşımını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Bu tür projeler, yerel düzeyde idari kapasitenin artırılmasına katkı sağlamaktadır.
Karşılaşılan Zorluklar: Bununla birlikte, yerel yönetimlerin AB fonlarından yeterince faydalanamamasının nedenleri arasında proje hazırlama ve yönetme konusundaki deneyim eksikliği, dil bariyerleri, uluslararası ortak bulma zorlukları ve bürokratik engeller sayılabilir. Ayrıca, bazı yerel yönetimlerin kurumsal kapasitelerinin yetersiz olması, fon başvurularında başarı oranını düşürebilmektedir.
Genel olarak, Türkiye’deki yerel yönetimler AB destek, hibe ve fon kaynaklarından faydalanma konusunda belirli adımlar atmış olsa da, mevcut potansiyelin tam anlamıyla kullanıldığını söylemek zordur. Yerel yönetimlerin proje hazırlama kapasitelerinin artırılması, uluslararası işbirliklerinin teşvik edilmesi ve kurumsal yapıların güçlendirilmesi, AB fonlarından daha etkin faydalanmalarını sağlayacaktır.
Türkiye’deki yerel yönetimlerin Avrupa Birliği (AB) destek, hibe ve fon kaynaklarından etkin şekilde faydalanabilmeleri için başvurabilecekleri çeşitli programlar ve araçlar bulunmaktadır. İşte bu kaynaklardan bazıları:
1. Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA): Türkiye, AB’ye aday ülke olarak IPA fonlarından yararlanmaktadır. IPA, aday ülkelerin AB müktesebatına uyum sağlaması ve kurumsal kapasitelerini artırması amacıyla finansal destek sunmaktadır. Yerel yönetimler, çevre, ulaştırma, enerji, bölgesel kalkınma ve insan kaynaklarının geliştirilmesi gibi alanlarda IPA fonlarına başvurabilirler.
2. Ufuk Avrupa (Horizon Europe) Programı: AB’nin 2021-2027 dönemini kapsayan araştırma ve yenilik programı olan Ufuk Avrupa, toplam 95,5 milyar avro bütçeye sahiptir. Yerel yönetimler, akıllı şehirler, sürdürülebilir kalkınma ve çevre projeleri gibi alanlarda bu programa başvurabilirler.
3. Erasmus+ Programı: Eğitim, öğretim, gençlik ve spor alanlarını kapsayan Erasmus+ Programı, 2021-2027 dönemi için 28,4 milyar avro bütçeye sahiptir. Yerel yönetimler, gençlik değişimleri, personel hareketliliği ve eğitim projeleri için bu programdan faydalanabilirler.
4. Avrupa Dayanışma Programı (European Solidarity Corps): Gençlerin gönüllülük faaliyetlerine katılımını teşvik eden bu program, toplumsal projeler için finansman sağlamaktadır. Yerel yönetimler, gençlerin katılımını artıracak projelerle bu programa başvurabilirler.
5. Tek Pazar Programı (Single Market Programme): AB Tek Pazarı’nın etkinliğini artırmayı hedefleyen bu program, 2021-2027 dönemi için 4,2 milyar avro bütçeye sahiptir. Yerel yönetimler, KOBİ’lerin desteklenmesi, tüketicinin korunması ve gıda güvenliği gibi alanlarda projeler sunabilirler.
6. Avrupa Birliği Kentler ve Belediyeler Hibe Programı: Bu program, yerel yönetimlerin kapasitelerini artırmayı ve AB standartlarına uyum sağlamalarını desteklemektedir. Belediyeler, eğitim, teknik destek ve altyapı projeleri için bu hibelerden yararlanabilirler.
7. Yerel Yönetim Reformu Projeleri: AB tarafından finanse edilen ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yürütülen bu projeler, yerel yönetimlerin idari kapasitelerini geliştirmeyi ve katılımcı yönetişimi teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Belediyeler, bu projeler kapsamında teknik destek ve eğitim alabilirler.
Başvuru Süreci ve Dikkat Edilmesi Gerekenler:
- Proje Hazırlığı: Yerel yönetimlerin, AB fonlarına başvururken net ve inovatif proje fikirleri geliştirmeleri önemlidir. Proje hedeflerinin, AB programlarının öncelikleriyle uyumlu olması gerekmektedir.
- Ortaklıklar: Birçok AB programı, farklı ülkelerden ortaklarla işbirliğini teşvik etmektedir. Yerel yönetimlerin, uluslararası ortaklıklar kurarak projelerini güçlendirmeleri önerilir.
- Kapasite Geliştirme: Proje hazırlama ve yönetme konusundaki deneyim eksiklikleri, fon başvurularında başarı oranını düşürebilir. Bu nedenle, yerel yönetimlerin personelini eğiterek kurumsal kapasitelerini artırmaları faydalı olacaktır.
Yerel yönetimlerin, bu program ve kaynaklardan etkin şekilde faydalanabilmeleri için proje hazırlama kapasitelerini geliştirmeleri, uluslararası işbirliklerini artırmaları ve AB programlarının önceliklerini yakından takip etmeleri önem taşımaktadır.
İncelemeler
Türkiye’nin İklim Değişikliği ile Mücadelesinde Yeni Dönem: 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi ve COP29 Hazırlıkları
İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu (İDUKK), Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un başkanlığında Ankara’da bir araya gelerek Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelede attığı adımları ve gelecek hedeflerini ele aldı. Toplantıda, Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda yürütülen çalışmalar ve Kasım ayında Azerbaycan’da düzenlenecek COP29 Zirvesi hazırlıkları değerlendirildi.
İklim Kanunu ve 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi
Toplantının açılışında konuşan Bakan Kurum, iklim değişikliğiyle mücadelenin siyaset üstü bir konu olduğuna vurgu yaparak, İklim Kanunu ile ilgili çalışmaların tamamlandığını ve 2025 yılında TBMM’de kabul edilmesinin beklendiğini belirtti. Bu kanunun, 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda Türkiye’nin iklim mücadelesinde bir anayasa niteliğinde olacağını söyleyen Kurum, çalışmaların tüm paydaşlarla birlikte devam edeceğini açıkladı.
Uzun Dönemli İklim Stratejisi ve COP29 Hazırlıkları
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar, Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi, uzun dönemli iklim stratejisi ve COP29 müzakereleri üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Prof. Dr. Hasar, Türkiye’nin uluslararası taahhütleri ve iklim değişikliğiyle mücadeledeki adımları hakkında İDUKK üyelerine bilgi verdi.
Yeşil Kalkınma ve Akıllı Şehirler İçin Dijital Dönüşüm
Bakan Kurum, Türkiye’nin çevre ve şehircilik alanında dijital dönüşüm ve yeşil kalkınma hedeflerine uygun bir strateji izlediğini belirtti. 2053 Net Sıfır Emisyon ve yeşil kalkınma hedefleri doğrultusunda, iklim dostu ve yeşil dönüşüm eksenli bir yaklaşımla hareket ettiklerini ifade eden Kurum, Orta Vadeli Program’da dijital dönüşüm ve yeşil finansman hedefleri doğrultusunda çalışmaların sürdüğünü kaydetti.
COP29 Zirvesinde Türkiye’nin 2053 Hedefleri Duyurulacak
Bakan Kurum, toplantıda 2053 Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi’nin detaylarına dikkat çekerek, alınacak kararların COP29’da duyurulacağını açıkladı. Bu zirvede, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesindeki stratejik adımlarının ve yol haritasının sunulacağını belirtti.
Ulusal Depozito Yönetim Sistemi ve Geri Dönüşüm Hedefleri
Türkiye’nin sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda geri kazanım oranını artırmak amacıyla Ulusal Depozito Yönetim Sistemi’nin hayata geçirildiğini açıklayan Kurum, 2035 yılına kadar geri dönüşüm oranını %60’a çıkarmayı hedeflediklerini duyurdu. Sıfır Atık modelinin başarıyla uygulandığını ve Türkiye’nin iklim diplomasisinde örnek bir ülke haline geldiğini belirten Bakan Kurum, arıtılmış atık suların yeniden kullanım oranını ise 2030’da %15’e çıkarmayı amaçladıklarını ifade etti.
Ulusal Yeşil Taksonomi Yönetmeliği 2025’te Uygulamaya Geçiyor
Türkiye’nin özgün ihtiyaçlarına cevap verecek Ulusal Yeşil Taksonomi Yönetmeliği’nin 2025 yılında uygulanmaya başlanacağını ifade eden Bakan Kurum, bu yönetmelikle millet bahçeleri ve ekolojik koridorların genişletilerek yutak alanların artırılacağını belirtti. Türkiye genelinde 81 ilde İl İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulları oluşturularak yerelde iklim projeleri hayata geçirilecek.
Çevre Dostu Şehircilik ve Deprem Bölgesinde Yeşil İlkeler
Çevreye duyarlı şehircilik yaklaşımının konut projelerinde benimsendiğini ifade eden Kurum, son 22 yılda 3,3 milyon sosyal konutun çevreye saygılı ve sıfır atık uyumlu bir şekilde inşa edildiğini belirtti. Deprem bölgesinde ise 452 bin yeni konut ve iş yerinin çevreci ilkeler doğrultusunda yapıldığını vurguladı.
Bu adımlar, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelede sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması ve küresel iklim krizine karşı güçlü bir duruş sergilemesi açısından büyük önem taşıyor.
İncelemeler
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri: Türkiye ve Avrupa Birliği Ekseni Üzerinden Küresel ve Bölgesel Uyumun Önemi
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH), Birleşmiş Milletler’in 2015 yılında ilan ettiği ve dünya genelinde yoksulluğun, açlığın sona erdirilmesi, iklim değişikliğiyle mücadele, toplumsal eşitlik ve çevrenin korunması gibi küresel sorunları çözmeyi hedefleyen 17 kapsamlı hedeften oluşur. SKH’ler, tüm dünya ülkelerinin ortak refah ve barış içerisinde yaşayabilmesi için belirlenmiş evrensel bir yol haritası sunar. Bu hedefler, 2030 yılına kadar ulaşılmak üzere tasarlanmış olup, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda devletler, kurumlar, bireyler ve özel sektör iş birliğini teşvik eder.
Türkiye ve Avrupa Birliği Ekseninde SKH’ler
Türkiye ve AB, SKH’lerin başarılması yolunda kararlı adımlar atmakta ve sürdürülebilir kalkınmaya önemli katkılar sağlamaktadır. Türkiye, çevresel sürdürülebilirlik, yenilenebilir enerji, iklim eylemi ve atık yönetimi konularında çeşitli projelerle ilerleme kaydetmiş ve AB ile uyumlu adımlar atmaya başlamıştır. AB ise sürdürülebilirlik alanında dünyada öncü kabul edilmekte olup, bu hedefleri bölgesel politikalar ve stratejilerle desteklemektedir.
Türkiye ve SKH’ler
- Yoksulluğun Azaltılması ve Sosyal Refah: Türkiye, SKH’lerin temel hedeflerinden biri olan yoksulluğu azaltmak için çeşitli sosyal yardımlar ve eğitim projeleri geliştirmiştir. Özellikle ekonomik kalkınma ve gelir dağılımında iyileşme sağlanmasıyla, toplumsal refah artırılmaya çalışılmaktadır.
- Eğitim ve Cinsiyet Eşitliği: Türkiye’de nitelikli eğitim ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik çalışmalar artmaktadır. Kız çocuklarının eğitimine önem verilmesi ve kadınların iş gücüne katılım oranlarının artırılması SKH’lerle uyumlu olarak ilerlemektedir.
- Çevre Koruma ve İklim Eylemi: Türkiye, özellikle iklim değişikliğiyle mücadelede önemli adımlar atmaktadır. Paris İklim Anlaşması’nın onaylanması ve 2053 için karbon nötr hedefi belirlenmesi, ülkenin SKH 13 kapsamında kaydettiği önemli ilerlemelerdir. Ayrıca, Sıfır Atık Projesi gibi uygulamalar, doğal kaynakların korunmasını ve atıkların azaltılmasını desteklemektedir.
- Enerji ve Yenilenebilir Kaynakların Kullanımı: Yenilenebilir enerji alanında yatırımlarını artıran Türkiye, 2023 hedefleri doğrultusunda enerji çeşitliliğini artırmayı ve fosil yakıtlara bağımlılığı azaltmayı amaçlamaktadır. Güneş, rüzgar ve hidroelektrik kaynakları kullanımında artış sağlanmıştır.
Avrupa Birliği ve SKH’ler
- Yeşil Mutabakat ve Karbon Nötrlüğü Hedefi: AB, küresel sürdürülebilir kalkınmada öncü bir rol oynayarak 2050 yılı için karbon nötr olma hedefini belirlemiştir. Yeşil Mutabakat (Green Deal), iklim değişikliği ile mücadelede kapsamlı bir politika seti sunar ve üye ülkelerin karbon emisyonlarını sıfırlamayı hedefler.
- Döngüsel Ekonomi ve Kaynak Yönetimi: AB, döngüsel ekonomi alanında başarılı bir model oluşturmuştur. Üye ülkelerdeki işletmeler ve vatandaşlar, kaynak verimliliği ve atık azaltımı konularında teşvik edilmektedir. Bu çerçevede Türkiye de döngüsel ekonomi stratejilerini benimseyerek atık yönetimi alanında AB ile uyum sağlamaktadır.
- Biyoçeşitlilik ve Doğal Yaşamın Korunması: AB, biyolojik çeşitliliğin korunmasını stratejik öncelik olarak ele alır ve üye ülkelerin doğal yaşam alanlarını korumak için politikalar geliştirir. Türkiye de Avrupa’daki projelere uyum sağlayarak kendi biyoçeşitlilik stratejilerini oluşturmakta ve koruma önlemlerini artırmaktadır.
- Eşitsizliklerin Azaltılması ve Sosyal Adalet: AB, SKH 10 kapsamında ülkeler arası ve topluluklar arası eşitsizlikleri azaltmaya yönelik politikalar üretmektedir. Türkiye, AB ile uyum çerçevesinde sosyal adalet ve insan hakları konularında gelişim sağlamakta ve bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi yönünde projeler yürütmektedir.
Türkiye ve AB İçin SKH’lerin Önemi
- Ekonomik Kalkınmanın Desteklenmesi: Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, ekonomik büyüme ile çevresel koruma dengesini sağlamak adına tüm sektörlerde yapısal değişiklikleri teşvik eder. Türkiye ve AB için bu hedeflere ulaşmak, ekonomilerinin sürdürülebilir büyüme yolunda ilerlemesini sağlar.
- Çevresel Sürdürülebilirlik ve İklim Direnci: İklim değişikliğine karşı alınan önlemler, Türkiye ve AB için çevre koruma, su ve hava kalitesinin artırılması gibi olumlu etkiler yaratır. İklim direncinin artırılması, gelecekte karşılaşılabilecek afetlerin ve risklerin azaltılmasına yardımcı olur.
- Toplumsal Eşitlik ve Sosyal Adalet: Toplumsal cinsiyet eşitliği, yoksulluğun azaltılması ve sosyal adalet gibi konular, hem Türkiye hem de AB için toplumsal uyum ve istikrar açısından önemlidir. Bu alanlardaki gelişmeler, bölgesel iş birliğini güçlendirecektir.
- Küresel Rekabette Üstünlük Sağlama: Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine uyum, ülkelerin küresel pazarda rekabet edebilirliğini artırır. Türkiye ve AB, sürdürülebilir üretim, yenilenebilir enerji ve çevre dostu politikalar sayesinde küresel pazarda avantaj sağlayabilir.
Sonuç
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Türkiye ve AB için sadece bir hedef değil, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın temel taşıdır. Bu hedeflerin başarıyla uygulanması, toplumların ekonomik, çevresel ve sosyal açıdan daha dirençli, daha eşitlikçi ve daha sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmalarını sağlayacaktır. Türkiye, AB ile uyum sürecinde SKH’leri benimseyerek, uluslararası alanda daha rekabetçi ve çevreye duyarlı bir kalkınma yolunda ilerlemektedir. Bu uyum süreci, gelecekte hem Türkiye hem de AB için daha sürdürülebilir bir dünyaya katkıda bulunacak kritik bir adımdır.
-
İncelemeler8 yıl önce
Çevre Kirliliğinin Nedenleri
-
İncelemeler8 yıl önce
Çevre Mühendisi Maaşları -2019
-
Çevre Haberleri8 yıl önce
Çevre Sorunları Nelerdir?
-
İncelemeler7 yıl önce
Radyasyonun Zararları Nelerdir?
-
Atıksu Arıtımı7 yıl önce
Adsorpsiyon Nedir?
-
İncelemeler8 yıl önce
Toprak Kirliliği Nedir?
-
Çevre Haberleri7 yıl önce
Çevre Kirliliği ile İlgili Çizilmiş Resimler
-
İncelemeler6 yıl önce
Hava Kirliliği Nedir?
Yorum yapabilmek için kullanıcı girişi yapmış olmalısınız. Kullanıcı Girişi